US (2019) Film Eleştirisi ve Detaylı Yorumlar

Korku sinemasının başarılı ismi Jordan Peele’ın yeni filmi US, Mart ayında izleyiciyle buluştu. Başrolünde Oscar’lı aktris Lupita Nyong’o’nun bulunduğu film, fragmanın yayınlanmasından itibaren gerilim filmi sevenlerin takviminde yerini aldı.

US filmine dair medyada oluşan bu devasa beklentinin müsebbibi filmin yönetmen, yapımcı ve senarist koltuklarında tek başına oturan Jordan Peele. Başarılı yönetmen, 2017 yılında vizyona giren Get Out filmiyle en iyi senaryo Oscar’ını almaya hak kazanmış ve korku sinemasına hasret kaldığımızdan bihaber olduğumuz bir perspektif kazandırmıştı. Son derece mütevazı ve başarılı bir film olan Get Out’un büyük çıkışından sonra Peele’ın her aşamasında büyük bir özveriyle içinde olduğu yeni filmi US, haliyle büyük bir beklentiyle karşılandı. Filmin bu beklentiler karşısında nasıl bir konumda bulunduğundan spoiler saçarak bahsedeceğiz.

us film eleştirisi

Filmin Konusu

Filmin derinine inmeden önce fragmana dair birkaç kelam etmekte fayda var. Filmin içerisinde kendine yalnızca birkaç dakikalık ekran süresi tanınan Elisabeth Moss’un başrol oyuncularından biri gibi fragmanda birkaç kez gösterilmesi, fragman manipülasyonuna mı maruz kalıyoruz sorusunu akıllara getiriyor. Bunun yanında, daha sonra filmin içeriğiyle ne derece paralel olduğunu anlayacağımız karmaşıklık, etkisini fragmanda da gösteriyor. Ancak fragman, filmin tonunu yansıtma noktasında filmden çok daha başarılı. Çünkü ne yapacağı konusunda asla bir karar veremeyen film gerilim, korku ve komedi tonları arasında savrularak izleyiciye karakterli bir duruş sergileyemiyor.

US, yeryüzündeki tüm insanların klonlarak primat şekilde yer altı tünellerine kapatılması fikrine dayanıyor. Çoğu korku filminde karşımıza çıkan “doppelganger” teması, bir kez daha önümüze sunuluyor ve filmin bundan sonrası tünellerde yaşayan doppelganerların intikam uğruna yeryüzüne çıkıp kendi ikizlerini öldürmesiyle devam ediyor.

Kişisel Yorumlar

Film, esasında yüzeysel olarak oldukça basite indirgenebilir. Ancak Jordan Peele’ın sinema dilini bilenler, filmde metaforların kendine geniş yer bulduğunu tahmin edilebilir. Bu nedenle US filmi de, baştan sona metaforlarla dolu bir film. Filmlerdeki metaforlar, bağlamda kendine organik bir yer bulduğu takdirde seyir zevkini arttırabilir. Ama US filminde her köşe başında karşımıza çıkan metaforlar, karman çorman bir film izlememize sebebiyet veriyor.

Alegori mevzusunu kapatmadan önce birkaç serzenişimiz daha var. Filmin içerisine yerleştirilen metaforların etkileyici olabilmesi için bu öğelerin yönetmen tarafından incelikle düşünülmüş, hesaplanmış ve yerleştirilmiş olması gerekir. Böylece izleyici olarak gördüğüm şeye anlam atfetmemim bir kıymeti olabilir. Get Out filminde bu işi hakkıyla yerine getiren Jordan Peele, mevzu bahis US olunca hiç kafa yormamış, cevabını kendisinin de bilmediği sorular yığınını önümüze atıvermiş. Bu nedenle film boyunca tavşanlar aslında neyi temsil ediyordu, neden cinayet silahı olarak makas kullanılıyor, ailenin küçük çocuğu Jason’ın elindeki oyuncak neydi? gibi sorular cevaplanmadan film bitiyor.

us film konusu

Bu karmaşa, filmin bir önerme verme hususunda da uzlaşmaya varamamasıyla büyüyor. En kaba şekilde söylemek gerekirse, US filmi seyirciye o kadar çok şey anlatmak istemiş ki, günün sonunda hiçbir şey anlatamamış. Tüm bu kararsızlıkları, Jordan Peele’ın korku sinemasında henüz yeni yeni ilerliyor olmasına ve bir tür arayışta olmasına yorarak biraz da iyi şeylerden bahsedeceğiz.

Filme dair iyi olarak nitelenebilen tek konu oyunculuklar olabilir. Yetkinliğini uzun zaman önce kanıtlayan Lupita Nyong’o, canlandırdığı iki karakterle de takdir edilmeyi başarıyor. Bunun dışında filme yalnızca, ilk tehdit anında ölen bir beyaz olarak konumlandırılan Elisabeth Moss da, kendisine ayrılan kısa zamanda iyi bir performans ortaya koyuyor.

US filmine dair söyleneceklerin yavaş yavaş sonuna gelirken, sosyal medyada sansasyon yaratan final sekansına değinelim. Film boyunca yaşanan tüm aksaklıklar, mantık hataları, kötü diyaloglar bir yere kadar tolere edilebilir. Ancak final twisti hiçbir koca yürekli tarafından affedilemez. Bu twistin neden çalışmadığına ve kötü bir son oluşturduğuna girmeden önce iyi bir gerilim filminde twist nasıl olmalıdır sorusunda cevap vermeliyiz.

Sonuç

İyi yazılmış bir gerilim filminde twistin bizi şaşırtmasının en önemli yolu sihirbazlıktır. Evet sihirbazlık. Filmin başında, gün gibi ortada duran gerçeği dikkatleri başka yere çekerek veya bir el çabukluğu ile seyirciden saklarsın. Sonrasında birtakım olaylar yaşanır ve filmin sonunda, aslında en başından beri orda duran gerçeği dramatik olarak iyi kurgulanmış bir sahne ile açığa çıkarırsın. Bu sayede biz de hem şaşkınlık hem de “Biliyordum!” coşkusuyla birlikte sinema salonundan memnun bir şekilde ayrılırız. US filminde bu durum oldukça başarısız. Filmin başından final sahnesine kadar olan süreçte bilinçli bir yanlış yönlendirme uygulanmış. Bu da, gerilim dozajı ne kadar yükselirse yükselsin final sahnesinden etkilenmemi engelliyor. Çünkü izleyici olarak bu yanlış yönlendirme karşısında pasif duruma düşüyorum ve iki saatlik izleme mesaisini hiçe sayan bir finalle karşılaşıyorum.

Sonuç olarak US filminde birkaç iyi fikre tutunarak kötü bir strüktür inşa edilmiş ve bu nedenle hayal kırıklığı kaçınılmaz olmuş. Ancak Yönetmen Jordan Peele, tartışmasız korku sinemasının en iyi örneklerinden birini külliyata kazandırdığından bu yeni arayışlarını sineye çekip, kendisinden iyi filmler beklemeye devam edeceğiz.

Us (2019) Fragman

Yazar: Elif İşleyen

1999, İstanbul doğumlu. Halihazırda Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde mimarlık okuyor ama okuduğundan daha uzun süredir yazıyor. Bir süredir sinema sektörüyle hemhâl.

Buna Da Göz At

Gelmiş Geçmiş En İyi Zombi Filmleri

Uzaylılar, bilinmeyen kabileler, büyücüler… Daha birçok fantastik öğenin sinema perdesiyle buluştuğu bir sektörde en çılgın …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir