Sevilen aksiyon serisi Fast and Furious, Hobbs ve Shaw isimli spin-off filmi ile ekranlara geri döndü. Dwayne Johnson ve Jason Statham’ın başrolü paylaştığı film, ikilinin Dünya’nın sonunu getirecek bir tehlike karşısında bir araya gelmesini konu alıyor. Senaryosu Chris Morgan tarafından yazılan film, David Leitch tarafından beyaz perdeye taşındı. Aksiyonun hız kesmediği filmde ikiliye güzel oyuncu Vanessa Kirby eşlik ediyor.
Hızlı ve Öfkeli: Hobbs ve Shaw Filmi Konusu
Hızlı ve Öfkeli, aksiyon tutkunları için oldukça tatmin edici filmler ortaya koyan bir seri. Serinin başarılı aktörleri Dwayne Johnson ve Jason Statham, 8 filmlik gidişatın dışında ikili bir maceraya çıkıyor. Dünya’yı kurtarmak konusunda oldukça iyi olan iki karakter, Idris Elba tarafından canlandırılan Briston’ın biyolojik bir silahı ele geçirmesini engellemek için birlikte çalışmak zorunda kalıyor. Farklı çalışma stillerine sahip oldukları için bir türlü anlaşamayan ikili, Dünya’yı tehdit eden bu krizi kendilerine özgü yöntemlerle engellemeye çalışıyor.
Devreye, Deckard Shaw’ın kız kardeşi rolünde Hattie Shaw girince, işler Shaw için biraz daha kişiselleşiyor. Biyolojik silahın Brixton tarafından ele geçirilmemesi için kendisini konak olarak kullanan Hattie Shaw, kısa sürede tüm Dünya tarafından hain ilan ediyor. Hobbs ve Shaw, Hattie’yi bularak silahı Hattie’nin içinden çıkarmaya ve Brixton’ı alt etmeye çalışıyor. Kendi alanlarında oldukça yetenekli olan üç tetikçinin hız kesmeyen macerası, Hobbs’un evim dediği Samoa’da finale ulaşıyor.
Filme Dair Yorumlar
Aksiyon sinemasında sıklıkla gördüğümüz Dwayne Johnson ve Jason Statham’ın Fast and Furious özelindeki kimyaları çok güzel. Yalnızca ikiliyi merkez alan bir spin-off filmi çekme fikri de büyük ihtimalle bu farkındalıktan çıktı. Sempatik ve emprovize hareket eden Luke Hobbs, karizmatik ve planlı Shaw ile bir araya gelince ortaya çıkan sürtüşmeli sahneler, filmin genel tonunun eğlenceli olmasını sağlıyor. Filmde çok fazla ekran süresine sahip olmasa da Ryan Reynolds’ı görmek, oldukça olumlu bir etki sağlamış.
Konusu itibariyle çoğu kez klişe kaçan senaryo, büyük ölçüde ikilinin atışmaları ile ilerliyor. Bunun dışında tempolu dövüşler, yüksek tansiyonlu araba sahneleri, fazlaca kas ve silah görüyoruz. Filmin bir Fast and Furious filmi olduğunu ve saf aksiyondan fazla pek de bir şey vaat etmediğini göz önünde bulundurursak, filmin sundukları oldukça yeterli geliyor. Örneğin, Idris Elba’nın canlandırdığı Briston karakteri, olabilecek en sığ kötü adam karakterizasyonuna sahipti. İnsanlığın teknoloji ile birlikte evrimleşmesi gerektiğine inanan Briston, kendisini yarı yolda bırakan eski arkadaşı Shaw’ın peşinden, kısmen intikam uğruna Samoa’ya gidiyor. Filmde Briston’ın, kendisini ölümden döndürüp güçlendiren sesten komut aldığını görüyoruz. Ancak gizemli ses son sahne haricinde Hobbs ve Shaw ile yüzleşmiyor. Bu nedenle Hobbs’un “bizde insana güven vardır” minvalindeki garip konuşması haricinde filmde tatmin edici bir final de yaşanmıyor.
Fast and Furious serisinin genel gidişatına herhangi bir katkıda bulunmayan film, iki saatlik hızlı ve yüksek bir aksiyon sunuyor. Hobbs ve Shaw’ın arasındaki dinamiği izlemenin yanında gerilimli bir kaçma kovalamaya tanık oluyorsunuz. Bu nedenle sıradan aksiyon alıcısı için film amacına oldukça uygun. Ancak klişelerle dolu senaryosunu görmezden gelemeyenler için film biraz tat kaçırıcı olacaktır. Beklentileri buna göre düzenleyerek keyifli bir 2 saat geçirebilirsiniz.