Son zamanlarda adını sık sık duyduğumuz, kahvaltı ve salatalarımızı süsleyen, lezzetli ve hafif bir besin olan kinoa, hem glütensiz oluşuyla hem de yüksek besin değeriyle gönüllere taht kurmayı başardı. Kuraklığa ve soğuğa dayanıklı bir bitki olması, küresel iklim değişikliklerinin getirdiği zor koşullardan etkilenmemesi, Kinoa’ya olan ilgiyi hızla arttırdı. Öyle ki NASA astronotlarının besin ihtiyacını gidermesi vesilesiyle besin değeri zenginliğini keşfeden Birleşmiş Milletler, 2013 yılını “kinoa yılı” ilan etmişlerdir.
Kinoa ismiyle bildiğimiz Chenopodium quinoa, And Dağlarının tek yıllık otsu bir bitkisidir. Geçmişi M.Ö. 3000’li yıllara dayanır. Ülkemizde son zamanlarda adını duyuran Kinoa, ABD’de yıllardır yaygın bir biçimde kullanılmaktadır.
Kinoanın Besin değeri
Tahıllarda eksik olan lisin ve isolöysin aminoasitlerini ve vücudumuzun ihtiyaç duyduğu tüm elzem aminoasitleri bulundurması kinoayı, tahıllardan daha iyi bir protein kaynağı yapıyor. Bununla beraber çölyak hastaları başta olmak üzere glütensiz beslenenlerin baş düşmanı Gluten proteinini içermemesi kinoayı değerli kılan diğer bir özelliğidir. Zengin protein içeriği olduğu kadar omega 3 ve omega 6 yağ asitlerini barındırması, kinoayı iyi bir yağ asidi kaynağı da yapıyor. Ayrıca A, B, C, D ve K gibi neredeyse tüm vitaminleri içeriyor ve kolesterol bulunmuyor. Ca, P, Mg, K, Fe, Cu, Mn ve Zn yönünden zengin olan kinoa tohumu, diyet lifinin de önemli bir kaynağıdır. Diyet lifi ve zengin protein içeriğiyle tokluk hissi sağlaması, zengin Ca içeriği ile metabolizmayı hızlandırması, yüksek besin değeriyle vücudun besin ihtiyacını karşılaması gibi nedenlerle kilo vermek isteyenler tarafından da aranan bir besin haline geliyor.
Kinoanın Faydaları
Kinoadaki antioksidan ve antienflamatuar fitobesinlerin de, insanlarda kansere yakalanma riskinin azaltılması için yardımcı olabileceği söyleniyor. Sahip olduğu bu biyoaktif bileşenlerin, kan kolesterol seviyelerini düşürdüğü, kanser hücrelerinin gelişimini engellediği, toksinleri yok ettiği, bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve kardiyovasküler hastalıkları önlediği bilimsel olarak ortaya konmuştur.
Kinoa ve Çölyak Hastalığı
Çölyak hastalığı, glutene karşı hassasiyet nedeniyle bağırsakta meydana gelen emilim bozukluğu olup, bu hastalığın en önemli özelliği; yaşam boyu sürebilen tek gıda alerjisi olmasıdır. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünya genelinde toplam 70 milyon, ülkemizde ise yaklaşık 700 bin civarında Çölyak hastasının bulunması glütensiz beslenmeyi zorunlu kılıyor. Kinoa, glütensiz diyet ile hayatlarını devam ettirmek zorunda olan ve sayıları günden güne artan Çölyak hastası bireyler için oldukça güzel bir alternatif üründür.
Kinoanın Kullanımı
Kinoa, mutfaklarda her türlü yemeğin ana malzemesi haline getirilebilir. Tahıl yerine çorbalarda ve ana yemeklerde kullanılabilir ve pilavı yapılabilir. Un haline getirilerek kek, pasta ve kurabiye hamurlarına konulabilir. Haşlanmak suretiyle salatalara eklenebilir. Bunun yanında bulgur ve pirincin kullanıldığı her türlü yemekte kinoa kullanılabilir. Sindirimi kolay olması sebebiyle bebekten yaşlıya herkesin tüketebileceği kinoa, vegan beslenenler için de zengin protein kaynaklı alternatif bir besindir.
Peki Kinoa Kaç Kalori?
Her besinde olduğu gibi kinoayı da kontrollü tüketmek gerekir çünkü kalorisi düşük bir besin değildir (100 gramı 120 kalori). Unutmayın ki kinoayı, diyet ürünü yapan özellik yüksek protein ve lif miktarı, düşük glisemik indeksidir. Bu özellikler hem genel sağlık için iyidir hem de kilo vermeye yardımcı olur.
Glisemik indeks, bir besinin kan şekerini yükseltme hızının derecesidir. Kinoa’nın glisemik indeksi 53’tür yani düşük Gİ sınıfına girmektedir. Kan şekerini hızlı yükseltmemesi diyabet hastaları için de aranılan bir özelliktir.
Tüm bunlar göz önüne alındığında kinoa, herkes için vazgeçilmez bir besin haline dönüşmektedir.