2017’de ilk iki sezonu yayınlanan ve yayınlandığı tarih itibariyle tüm dünyada hızlıca yayılan İspanyol yapımı soygun dizisi La Casa De Papel, 19 Temmuz’da merakla beklenen 8 bölümlük 3.sezonuyla geri döndü. İlk iki sezonda İspanya Kraliyet Darphanesini soyan ekip arkasında Moskova, Oslo Ve Berlin’i bırakıp darphaneden kaçarken etkileyici bir sonla sezon finali yapan dizi 3.sezon için ise beklentilerini bir hayli yükseltmiş oldu.
Not: Yazının kalan kısmı spoiler içermektedir.
3.Sezon’da Neler Oluyor?
Soygundan sonra kaçmayı başaran hırsızlar her biri dünyanın bir tarafında zenginliğin ve özgürlüğün sefasını sürerken Rio ile yaşayan Tokyo, rahat battığı için saklandıkları adadan sıkılıp çıkmak istediğini söyler. İrtibat kurmak için Rio’nun ona telefon vermesi üzerine konuşurken yerleri tespit edilir ve Rio İspanya polisi tarafından kaçırılır. Tokyo ise Profesöre ulaşır ve Rio’yu kurtarmak için tüm ekibi tekrar toplayıp imkansız gibi gözüken İspanya Merkez Bankası soygun planını harekete geçirmeye başlarlar. Bu plan aslında Berlin’in yıllar önce tasarladığı bir plan olarak karşımıza çıkar ve biz de ilk bölümden Berlin’in aslında Profesörün ağabeyi olduğunu öğrenmiş oluyoruz. Flashbackler ile Berlin hasreti giderilmeye çalışırken, Profesör ekibe eski dostları Martin’i ‘Palermo’ olarak katarak Merkez Bankası soygun planını gerçekleştirir. Ekibe yeni katılan hırsızlar, yeni rehineler ve her durum için önceden düşünülmüş planlar ile kendilerini bir hırsızdan çok bir direnişçi olarak gören ekip ise arkasına halkı da alarak gerçekleşmesi imkansız gibi gözüken bu maceraya atılır. Sezon sonuna doğru Profesörle pazarlık yapmak zorunda kalan İspanya polisi Rio’yu teslim ederken, sevilen karakterlerden Nairobi’nin vurulması ve Raquel’in yakalanması ile dizinin 3.sezonu 4.sezon için açık kapı bırakarak son bulur.
Berlin’siz Soygun Olur Mu?
3.sezon yayınlanmadan önce Berlin’in ölüp ölmediği şüphesiz ki en çok merak edilen soru oldu. 2.sezon sonunda ölmek için yeteri kadar kurşun yiyen Berlin’in tanıtımlar ve Pedro Alanso’nun paylaşımlarıyla ölümü şüpheye düşerken 3.sezonda ise bunun cevabı sevenlerini üzerek verildi. Berlin’in yaşamasının mantıksız olacağını bilen dizi yapımcıları hem mantıksız bir işe kalkışmamak hem de sevenlerini hayal kırıklığına uğratmamak için Berlin karakterine flashbacklerle yer verdi. İspanya Merkez Bankası soygun planının ayrıntıları Berlin tarafından anlatılırken her ne kadar Berlin karakteri diziden tamamen çıkmamış olsa da bu soygunda bizzat Berlin’i görememek açıkcası hayal kırıklığına uğrattı. Ekibe yeni katılan Martin, ‘Palermo’ lakabıyla soygunu yönetmeye kalkışıp Berlin’in yan çarı olarak rol alsa da bizce de soygunun Berlin olmadan tadı tuzu yoktu. Ancak bu işin duygusal boyutu ki, eğer ikinci sezon sonu Berlin o kadar kurşun yiyip 3.sezona canlanarak gelseydi eminiz ki bu diziyi daha çok mantıksız bir hale getirirdi. Şunu da söylemeden geçemeyeceğiz, sosyal medyada hala Berlin’in ölmediğini ve bu planların ilk soygundan sonra yapıldığını düşünenler var. Bunu düşündürten şey ise Netflix’teki şaka gibi çeviri hatası. Berlin ile Profesör ilk kez buluşurken ‘Büyük güne 5 yıl kala’ yazmak yerine ‘Büyük güne 5 gün kala’ yazılınca haliyle izleyenler ölmediğini düşündü. İspanyolca yıl anlamına gelen ‘años’ ile gün anlamına gelen ‘dia’ kelimeleri nasıl karıştırıldı hala anlam veremesek de dikkatlice izlendiği vakit Berlin’in darphane soygununda öldüğü ve flashbacklerin çok daha önceye ait olduğu aslında apaçık ortadaydı.
Soygun Ekibine Kimler Katıldı?
İlk iki sezonda Moskova, Berlin ve Oslo’ya veda ederken 3.sezonda ise hem soygun ekibine hem de genel oyuncu kadrosuna yeni isimler katıldı. İlk sezondan tanıdığımız müfettiş Raquel taraf değiştirip ‘Lizbon’ olarak Profesöre hem aşk hem iş meselesinde yardımcı olurken rehine olarak Denver ile kaçan Monica ise ‘Stockholm’ olarak soygun ekibine katıldı. Şehir isimleri klasiği dizide devam ederken Rodrigo de la Serna, Berlin’in eski dostu aynı zamanda soygunda yönetici konumunda olan ‘Palermo’ olarak, Hovik Keuchkerian dalış uzmanı ‘Bogoto’ olarak Luka Peros ise dışarıdan sinyal ve telefon işlerini halleden karakter ‘Marsilya’ olarak dizide yer aldı. Bunların dışında, karakteriyle ses getiren dizideki yeni müfettiş Sierra ise Najwa Nimri tarafından canlandırıldı.
Beklentileri Karşılayabildi Mi?
İlk iki sezonda gönülleri fetheden La Casa De Papel, bizce birçok dizinin kaderini yaşayarak maalesef beklentilerini karşılayamadı. Senaryosunda tekrara düşüp, yersiz sahneleriyle de sıkması sürükleyiciliğini kaybettirirken ekibe yeni katılan Palermo’nun ise Berlin karakterini taklit etmesi bizce sinir bozucu olaylardan biriydi. İlk iki sezonda gerilim türünü hemen hemen her bölümde yaşatabiliyorken bu sezonda sadece son bölümde hissettirebilen dizi eskisi gibi aksiyon sahnelerine de fazla yer vermemişti. Final sahnesinden anladığımız kadarıyla 4.sezonun da geleceği yüksek ihtimalken, dizinin daha çarpıcı bir senaryoyla devam etmesini istiyor ve bu sezonun telafi edilmesini umut ediyoruz.
Ne istiyorsunuz anlamıyorum adamlar şahane dizi yapmış siz gerçek hayat mantığıyla bakıp eleştiriyorsunuz. Yaz daha iyi bi senaryo görelim. Açın Türk dizilerini eleştirin bence mantık ya da oyunculuk açısından. Böyle nasıl film ve dizilerden keyif alıyorsunuz merak ediyorum. Eğlenmek ve biraz adrenalin için açıp izledim mantık hatalarını bi kenara bıraktım. Çok keyifliydi 4. Sezonu heyecanla bekliyorum. Siz istiyorsunuz ki Tokyo hata yapmasın Rio telefon kullanmasın falan… E dizi nasıl çekilecek o zaman sadece sevişme sahneleri mi izleyeceğiz? Adamlar efsane hasılat yaptı siz mantık peşindesiniz gece gece sinir oldum. Başta söylemem gerekeni sonda söylüyorum. Eğer gerçekten beğenmediyseniz 4. Sezon çıkınca açıp izlemeye değer görmezsiniz. İzlemeye başladığınız anda kendisiyle çelişen siz olacaksınız. O zaman da özeleştiri yapın.
Yazımda ilk iki sezonu çok beğendiğimden ikinci sezon için beklentilerimi bir hayli yükselttiğimi ancak beklentilerimin karşılığını alamadığımdan bahsettim. ‘Bizce’ ya da ‘ilk iki sezona göre’ tarzı göreceli kavramlar kullandım. Bir nevi diziyi kendi sezonları içinde karşılaştırdım. Ki bunlar tamamen benim fikrim, herkes son sezonu bayılarak izleyecek diye bir şey olduğunu düşünmüyorum. İncelemeleri okurken bu şekilde yaklaşıp, herkesin fikrinin kendine olduğunu düşünürseniz sevinirim, iyi günler.