Netflix’in yeni bilim kurgu dizisi Snowpiercer, Oscar ödüllü yönetmen Bong Joon Ho’nun 2013 yapımı aynı adlı filminden uyarlandı. Henüz 2 bölüm yayınlanan dizinin 10 bölümden oluşan bir sezon olması planlandı. Esasında dizinin ilk durağı Bong Joon Ho değil, Güney Kore’li yönetmen de filmi, Le Transperceneige isimli çizgi romandan uyarlamıştı. Yani birçok kez form değiştiren Snowpiercer efsanesi bu kez de Netflix’e konuk oldu.
Dizinin başrolünde Jennifer Connelly ve Daveed Diggs gibi ünlü isimler var. Snowpiercer, kendisinden önceki iki eserle aynı konuyu işliyor. Bu post apokaliptik evrende Dünya insan yaşamına elverişli olmayan bir sıcaklığa kadar düşmüştür. Kalan az sayıda insan, Snowpiercer adındaki özel bir trende hayatına devam eder. Trende, parasıyla kendine yer satın alan üst sınıf yolcuların yanında kaçak binen yoksullar da vardır. Bu nedenle Snowpiercer bir hayatta kalma mücadelesinden çok bir sınıf münakaşasını temsil eder.
Snowpiercer Dizisi Konusu
Dizi, çizgi romandan itibaren gelen bu post apokaliptik evreni aynı şekilde kullanmış. Ancak dizinin orijinal eserle olan bağı bununla sınırlı kalıyor. Çünkü 2013 yılında Bong Joon Ho tarafından çekilen filmde çok daha eleştirel bir aksiyon yer alıyordu. Dizide ise ana konu tamamen Snowpiercer treninde gerçekleşen cinayetler ve dedektif hikayesine dönmüş. 10 bölüm devamlı bir hikaye oluşturmak gerektiği için konuyu polisiyeye kaydırmak ilk bakışta oldukça mantıklı. Çünkü Snowpiercer’ın bildiğimiz hikayesi 10 saati dolduracak materyale sahip değil. Polisiye ve gizem ise bir sonraki bölümü merak ettirme konusunda yardımcı olabilir.
Ancak maalesef dizi polisiye avantajını beklenen ölçüde karşılamıyor. İlk iki bölüm nazarında konuşmak gerekirse 3. bölümde işlenen cinayeti kimin işlediğini, neden işlediğini merak etmiyorsunuz. Bu gizem eksikliği dizide büyük bir motivasyon kaynağına neden oluyor. Dizinin izlenmeye devam edilmesinin en büyük nedenlerinden birisi karakter gizemleri. Trenin baş sorumlusu olan ve Jennifer Connelly tarafından canlandırılan Melanie karakteri dizideki nadir ilgi çekici şeylerden biri.
Snowpiercer Dizisinin Olumlu Yanları
Dizinin başarı addedilebilecek yanlarından biri de kötü karakterlerle empati yaptırabilmesi. Kuyruk vagonuna uyguladığı acımasız yaptırımlar nedeniyle kötü bir imaj çizen Melanie’nin aslında sadece kalan az sayıda insanın devamlılığını sağlamaya çalışan pragmatik biri olduğunu görüp, yaklaşımını anlamlandırabiliyorsunuz. Bu, hikayeye derinlik katması bakımından oldukça başarılı bir yaklaşım. Ancak Melanie’nin büyük potansiyele sahip olan gizemi de kötü servis edilen twist ile yerle bir oluyor. Yine de Jennifer Connelly’nin başarılı performansı ile Melanie karakteri diziyi sırtlanan karakterlerden biri.
Snowpiercer, yan karakterler açısından da hayli başarısız. Andre ve Melanie dışında karikatürize olmayan karakter yok gibi. Yüksek tansiyonlu sahnelerde ekranı doldurmak için konumlanan karakterler bunun ilerisine geçemiyor. Dizinin henüz 2 bölümü yayınlandığı için bu sorunun ilerleyen bölümlerde çözüleceğini umut edebiliriz.
Snowpiercer’den bahsedildiği bir yerde sınıf eşitsizliği üzerine birkaç kelam etmemek olmaz. Dünya sinemasında bu temayı en iyi işleyen yönetmenlerden biri olan Bong Joon-ho, 2013 yılında çektiği film ile sınıf eşitsizliğini vagon metaforu sayesinde doyurucu bir şekilde işlemeyi başarmıştı. Dizide bu konuyu işleme gayreti göze çarpsa da tatmin edici bir sonuç çıkmıyor. Zarif dokundurmalar ile oldukça etkileyici olabilecek bu tema katil bulma telaşında kaynayıp gidiyor.
Snowpierce, ilgi çekici ve umut vaat eden bir evren. Henüz 2 bölümü yayınlanan dizi hakkında genel bir yargıya varmak çok güç ancak izlediğimiz kadarıyla potansiyelinin çok azını kullanabilen vasat bir bilim kurgu-polisiye karmaşası olduğunu söyleyebiliriz. Yine de, dizinin refere ettiği filmi ve çizgi romanları görmeyenler için ilgi çekici bir evrenle tanışma fırsatı olabilir.