Netflix’in yeni aksiyon filmi The Old Guard, Charlize Theron, Matthias Schoenaerts ve Chiwetel Ejiofor gibi ünlü oyunculardan oluşan kadrosu ile gündemin ilk sıralarına yerleşti. Aynı adlı çizgiromandan uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda Gina Prince-Bythewood oturuyor
The Old Guard, oldukça geniş bir coğrafyayı ve zaman dilimini ele alan, derinlikli bir aksiyon hikayesi. Çizgiromanın karakter ve tarih eksenli anlatısı, iş Netflix’e taşınınca biraz koşturmacaya kaymış ancak hala ölümün gerekliliği hakkında sorgulamaya iten hüzünlü tarafı korunuyor. Filmin, yayınlanmasıyla eş zamanlı olarak ülkemizde yoğun bir tanıtım süreci yaşandı. Hemen hemen herkesin takip ettiği YouTube kanallarında, filmin oyuncularıyla olan röportajlar yayınlandı. Filmde Türkiye’ye dair birçok ayrıntının bulunması, bu tanıtım özenini açıklıyor. Charlize Theron’u büyük bir iştahla baklava yerken izlemek, oyuncuların bu Türk kanalara konuk olmasının da yolunu açtı. Bu sayede film, henüz vizyona girmeden ülkemizde büyük bir yankı uyandırdı.
The Old Guard Filmi Konusu
The Old Guard, birçok tarihi olayda yer alan 4 ölümsüz askeri konu alıyor. İçlerinden en kıdemli ölümsüz olan Andy, ne zaman ve nerede doğduğunu unutacak uzun zamandır varolduğu için ölümü hasretle bekleyen korkusuz bir savaşçıya dönüşmüş. Geri kalan 3 askerle beraber bu ölümsüzler grubu, her yüzyıl inandıkları doğrular için savaşıyor. Yer aldıkları büyük savaşlar içerisinde Haçlı Seferleri bile var.
Charlize Theron’un canlandırdığı Andy karakteri, ketum tavırları ile ilk bakışta merak uyandırıcı bir perspektif çiziyor. İlk ölümsüz Andy, gözünün önünde akıp giden binlerce yılın yorgunluğunu üzerinde taşıyor. Bu süre zarfında yaşadığı tüm kayıplar da Andy’nin karakterizasyonuna etki ediyor. Filmde, Andy karakterinin zaman içinde yaşadığı tüm büyük kayıplar, diğer karakterler tarafından tembelce diyaloglarla anlatılıyor. Tembelce dememin sebebi ise, ana karakterin geçmişini izleyiciye anlatmanın en kolay ve ilk akla gelen yolunu tercih etmeleri: Ekibe yeni birini dahil etmek. Yüzyıllar sonra ekibe Nile adında yeni bir ölümsüz dahil oluyor. Joe, Nicky ve Booker’dan oluşan savaşçılarımız ise bu yeni kıza geçmişlerine dair tüm kritik bilgileri tek seferde seriyor. Bu sayede biz de izleyici olarak Andy’nin origin hikayesine ve ölümsüz olmanın hissettirdiği yalnızlık hissine ortak olabiliyoruz.
The Old Guard Filminin İyi Yanları
Bu bağlamda The Old Guard, devamlı kafaların kesildiği salt bir aksiyon olmaktan sıyrılıyor. Elimizde ölümsüz 4 adet savaşçı var. Başta bir mucize addettikleri bu güçleri zamanla onları insanlardan ve zamandan soyutlamış. Çok uzun zamandır kimseyle bağ kuramıyorlar ve sürekli savaşmak zorundalar. Bu durumun, karakterlerimize yaşattığı zorlukları, diyaloglar ve flashbackler sayesinde görerek aksiyonun ardında yatan trajediyi görebiliyoruz. Hatta Andy’nin ölmeye olan arzusunu, o söylemese bile anlayabiliyoruz. The Old Guard, bir çizgiroman uyarlaması olmasının avantajını kullanıyor.
Günün sonunda bir aksiyon filmi olduğu için aksiyon sahnelerinden bahsetmemek olmaz. The Old Guard’da, her türlü aksiyon izleyicisini tatmin edecek sahneler bulunuyor. Taramalıyla trafikte araç kovalanan “Görevimiz Tehlike” tandanslı sahneler, antik baltalarla kafa kesme sahneleri ve bire bir koreografilere dayalı yakın dövüş sahneleri gibi birçok farklı stil var. Tüm bu aksiyon sahnelerinin merkezinde de, aksiyon filmlerinde görmeyi çok sevdiğimiz Charlize Theron olunca insan mest oluyor. Öyle bir mest oluyor ki, kısa bir an Mad Max Fury Road’un devam filminde Charlize Theron’un yer almadığını unutuyor.
The Old Guard’ın, yüzeysel kötü adam yaratma gibi azımsanamayacak hataları da yok değil. Böyle köklü ve etkileyici karakterlerin karşısında, parayı kırmaya çalışan sinsi iş adamı koyarak izleyiciyi heyecanlandıran bir çatışma yaratacaklarına inanmaları çok talihsiz. Nitekim öyle olmuyor hiçbir noktada “acaba?” endişesi yaşamadan sakin bir şekilde kötü adamın yumruklanmasını bekliyoruz. Toparlamak gerekirse, aksiyon filmi klişelerinden pek fazla kaçamayan, ancak ilgi çekici karakter yaratmayı başaran ve aksiyona doyuran bir film olarak arşivlerdeki yerini alıyor The Old Guard.