Stranger Things uzun aranın ardından 4 Temmuz’da yayınlanan 3.sezonu ile geri döndü. 2017 Kasım’ında yayınlanan 2.sezonun ardından seyircisiyle buluşan Stranger Things’in 8 bölümlük 3. sezonunu izledim Bu yazıda geçmiş sezonlar hakkındaki düşüncelerimden, 3.sezonda neler olduğundan, doğru ve yanlışlarından, geride bıraktığı sorulardan ve en sonda ise 4.sezon tahminlerimden bahsedeceğim.
3.Sezon Öncesi Beklentilerim ve Düşüncelerim
Stranger Things Netflix’in belki de en popüler işi. Yayınlandığı ilk günden beri gerek dizinin hayranları gerekse Netflix’in büyük reklam kampanyaları ile dizinin izleyici kitlesi katlanarak arttı. Dizi çocuk kahramanların yer aldığı, 80’ler atmosferine ve klişelerine yer veren fantastik bir dizi olarak girdi hayatımıza. Dizi her yaştan izleyiciye hitap etti ve belki de başarısının sırlarından biri de bu. Öncelikle dizinin geçmiş sezonları hakkında düşüncelerimi aktarayım.
Stranger Things benim için izlemesi keyifli, atmosferini sevdiğim ama çok yüksek beklentilerle izlemediğim bir diziydi. İnternette maruz kaldığım abartı yorumları hep garipsemiştim. Üstüne Netflix’in over-advertising modunu sonuna kadar açıp bizi reklamlarına boğmasıyla iyice uzaklaşmaya başladığım bir serüven olmaya başladı. Bu sezondan beklentim de yine aynı şekilde yüksek değildi. Geçmiş sezonlarda bize verilen harika bir atmosfer,iyi oyunculuklar klişe olaylar ve tutuk bir senaryo sistemi yine benzer şekilde devam etti diyebilirim.
3.Sezon İncelemesi
Stranger Things bu sezon 2.sezondakine benzer bir yol izlemeye devam etmişti. İlk 2-3 bölüm yine hikayeye giriş ve geçmiş sezondan kalan soru işaretlerini kapatma ile geçti. 4.bölümden itibaren gerilim ve aksiyon dozajı hızla yükseldi. Geçen sezondan en büyük farklarından biri bu sezon 4.bölümden itibaren durmak bilmeyen bir aksiyon ile devam etmeleri. Bu gerilim ve aksiyon sezon finalinde tavan yaptı. 65 dakikalık uzun sezon finali dizinin en sürükleyici ve en yüksek puan alan bölümü oldu. Ve yine geçen sezon finalindekine benzer sahneler izledik. 2.sezonda Eleven’ın kendine benzer süper güçleri olan grupla tanışmasını anlatan bağımsız bir bölüm olmuştu ancak bu sezonda bu tarz bir bölüm yok ve o bölümdekilerle bağlantılı hiçbir şey gerçekleşmedi. Özetle sezon böyle bir matematikle çekilmişti.
Bu sezon çocuk karakterlerimizin ergenlik maceraları ve aşkları, olağanüstü güçlerle mücadelelerindeki ekip ruhunu ve Rus-Amerikan çekişmesini iyice gördüğümüz bir sezon oldu. 3.sezon genel olarak mantıksız senaryo tercihleri, gereksiz komedi sahnesi ısrarı ve klişelerden dolayı ortalama seviyeyi pek aşamadı. Yine de sürükleyici kurgusuyla son bölüme kadar izletti. Böylesine büyük bir işin, bu kadar uzun aradan sonra daha iyi bir sezonla geri dönmesini beklerdim. Bu sezon ile ilgili olaylara geçmeden birkaç küçük eleştirimi yazayım. Bu sezon öne çıkan ve beğendiğim detaylar vardı. Bazı karakterler ve oyunculuklar oldukça hoşuma gitti. Max’in abisi Billy karakteri çok iyi işlenmişti ve bu sezon kadroya katılan Steve’in iş arkadaşı Robin çok iyi tercihti. Billy’i oynayan Dacre Montgomery’nin oyunculuğu harikaydı. Lucas’ın kardeşi Erica oldukça öne çıkarılmıştı. Zeki ve laf cambazı bu karakter başlarda çok hoşuma gitse de Game of Thrones’taki Lyanna Mormont karakteri gibi fazla işlenince büyüsünü biraz kaybetti. Yine Rus oyuncular çok iyi tercihlerdi. Rus üssünü gösterirken çalan müzikler ve oluşturulan atmosfer oldukça iyiydi. Motivasyonları da iyi aktarılsa daha farklı şeyler izleyebilirdik. Genel olarak oluşturulan giriş, gelişme ve sonuç şeması başarılı olabilecekken işleyişteki tercihler durumu değiştirmiş.
Dizi 8 bölümlük sezon içinde dahi bu kadar çok tekrara düşerek beni hayal kırıklığına uğrattı. Aynı bölüm içinde bile aynı sahneleri birden çok aynı şekilde gerçekleşirken görüyoruz. Klişe şekilde kahramanlarımızın kurtulması imkansız kişilerden tam ölecekken son anda kurtulması olayını, bu kadar fazla kullanmaları sezon içinde beni bıktırmayı başardı. Hatta aynı karakterler aynı olaylardan yine aynı şekilde birkaç kez kurtulunca artık işin mantık arama boyutunu aştığımızı farkettim. Dizi işlediği dönemin klişelerini arada kullanıp bizi eğlendirse de direkt o klişelerin kendisine dönüşünce bizi üzdü. Bu sezon işler artık Rusların da devreye girmesiyle daha büyük bir hal almaya başladı. Daha büyük düşmanlar, daha büyük önlemler arasında gezinen ve aşırı mantıklı olduğu düşünülen hamleleriyle birçok şeyden kurtulan küçük dostlarımızı izlemek biraz zorlaşmaya başladı. Dizi hiçbir zaman senaryosunu güçlü bir mantığa oturtmamıştı ama ilk kez bu kadar gerçekten uzaklaştığını fark ettim. Bu sezonu izlerken bazı şeyleri sorgulamamak ve olandan keyif almaya çalışmamız beklenmiş sanırım.
Dizi genelde çocuk karakterler üzerinden eğlenceli bir akışla ve zaman zaman esprilerle ilerliyordu. Ancak bu sezon senaryoda beni en çok rahatsız eden kısımlardan biri bunların aşırı artması ve senaryonun geri kalanını gölgeye düşürmesiydi. Marvel filmlerine de zaman zaman bu eleştiriler geliyordu. Çok fazla gereksiz şaka olduğu söyleniyordu. Stranger Things de 3.sezonda bu hataya düşmüş. Senaryoda en ciddi anlarda bile durumun ciddiyetini unutturacak kadar şaka üstüne şaka yazılmıştı. Geçmiş sezonlarda da böyleydi diyenler olacaktır ama katılmıyorum. Bu kadar aşırı doz ve iyi yazılmamış mizahi içerik yoktu. Bu sezonda bazı sahnelerde diziden kopup eğlenceli bir Youtube videosu izliyor hissine kapıldım. Bu sezonda da iyi çekilmiş birçok sahne izledik. 2019 yılında CGI övmek ne kadar doğru bilmiyorum ama o kısımlar da başarılıydı. Dizinin en büyük cazibelerinden olan retro havası, müzikleri yine ön plandaydı. Ancak benim bu kısma da bir eleştirim olacak. Sırf insanlar bazı şeylerden hoşlanıyor diye fan service olayını abartıp insanları bıktıracak tercihlerde bulunulmuştu. Özellikle ilk 3 bölümde o kadar çok müzik kullanılmıştı ki bir ara Toygar Işıklı’nın müziklerinden kalan 10 saniyede bir şeyler anlatmaya çalışan dizilerden birini izliyor gibi hissettim. Girilen her ev, her oda, her garajda son ses müzik çalmak zorunda değildi diye düşünüyorum.
3.Sezonda Neler Oldu?
Sezon Rusların laboratuvarda yaptıkları deney sahneleri ile açılıyor. İşini iyi yapamayan çalışanı oracıkta öldüren bir yöneticiyi görüyoruz. Soğuk Rus disiplini ile karşılaştıktan sonra Rusya’daki tesisi SSCB marşı eşliğinde görüyoruz. Bu sahneler başarılıydı. Ve nihayet kahramanlarımızın hayatına geri dönüyoruz. Bu sezon daha ilk bölümden ergenlik sorunları ve Eleven-Mike aşkını izlemeye başlıyoruz. Eleven ve Mike geçen sezon birbirlerine aşık olmuşlardı. Bu sezon artık aşklarını daha rahat yaşıyorlar. Bol bol öpüşme sahnelerini gördüğümüz ikilinin önündeki en büyük engel Jim Hopper. Hopper, Eleven ve Mike’ın durumundan rahatsızlık duyuyor. Ancak onlarla nasıl konuşacağını da bilmediği için de Joyce’a danışıyor. Joyce daha sakin ve temkinli yaklaşıp Hopper’a bir konuşma kağıdı hazırlıyor. Ancak Hopper tabii ki buna uymayıp Mike’ı korkutarak, yalan söyletip görüşmelerine engel oluyor.
Will, Lucas ve Max bir arada takılırlarken yaz tatilinde kampa giden Dustin eve dönüyor. Yeni oyuncaklarıyla evine dönen Dustin’e diğer çocuklar hoşgeldin sürprizi yapıyor. Dustin kampta tanıştığı ve güzelliğini öve öve bitiremediği yaz aşkı Suzie’yi arkadaşlarına anlatmaktan geri kalmıyor. Bu sırada Nancy ve Jonathan gazetede, Steve ise Robin ile birlikte AVM’de dondurmacıda çalışıyor. Nancy hırslı şekilde yazarlığa adım atmak istese de çay-kahve servisi yapmaktan öteye gitmesine izin verilmiyor. Max’in abisi Billy ise havuzda cankurtaran olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce de karşılaşmalarına tanıklık ettiğimiz Mike’ın annesi ile burada bol bol zaman geçiriyorlar. İkilinin arasında daha önce ilginç bir ‘sexual tension’ oluşmuştu ama bu sezon iyice ilerledi. İlk bölüm Billy’nin Karen’ı özel havuza davet edip yolda anlam veremediği bir şeye çarpması ve Dustin’in telsizinden Rusların şifreli konuşmasına denk gelmesi ile sona eriyor. Tabii ki her bölümü bu kadar detaylı yazmayacağım ama nerden başladığımızı bilmek için bu detaylar önemli.
Bundan sonraki bölümlerde Billy’nin bu olağanüstü yaratık ile olan temasının sonuçlarını görüyoruz. Yaratık geçtiğimiz sezonlarda Will’e yaptığı gibi kullanabileceği bir beden arıyordu ve Billy’i kullanmaya başladı. Billy’i ‘host’ olarak kullanıp bir nevi kendine yem olarak kullanabileceği bir ordu yaratmaya başladı. Önce Billy’nin iş arkadaşı daha sonra onun ailesi ve Hawkins sakinleriyle bu ekibi genişletti. Bulunduğu kaynağa getirilerek adeta kendine kurban edilen kişilerin zihinlerine giren Mind Flayer (Zihin Çalan) gelen kişilerden beslenerek kendini de büyütüp, geliştiriyordu. Billy’nin geçirdiği değişimler ve bu sıradaki oyunculuğu harikaydı. Nancy ve Jonathan ise kentteki ilginç gübre kaybolması ve kuduz sıçan ihbarlarını değerlendirip peşine düşmüştü.
Nancy yine hırslı gazetecilik yönünü kullanıp izni olmayan araştırmalara girişmeye başladı. İlginç bir şeyler olduğuna emin olan Nancy bu işin peşini bırakmamaya kararlıydı. Bu sırada Joyce da evdeki ve işyerindeki magnetlerinin sürekli yere düşmesinin peşine düşüp çocukların Fen öğretmeni ile görüştü. Büyük bir enerji gücünün bu tarz bir şeye sebep olma ihtimalini duyduktan sonra daha önce Will’in başına gelen şeylerin tekrarlanmasından endişe etmeye başlıyor. O sıralarda Dustin, Steve ve Robin ise Rusça şifreyi çözmeye çalışıyor ve başarılı oluyor. Will ise yine daha önce hissettiği şeyleri hissetmeye başlıyor ve arkadaşlarını uyarıyor. Bu 4 ayrı grubun 4 koldan sonuca ulaşmaya çalışması kurgusal olarak iyi bir fikir diyebilirim.
Eleven bu sezon bol bol ‘spy’ yeteneklerini kullanıp başkalarını gözetliyor. Billy’i yerde birine çığlık attırırken görüp daha sonra Max’le bunun peşine düşüyorlar. Billy’deki farklılığı farkettikten sonra çocuklarla onu en savunmasız olduğu yere yani sıcağa sokuyorlar. Saunaya soktukları andan itibaren zor anlar geçiren Billy ve içindeki Mind Flayer karşı tepki gösteriyor ve olaylar gelişiyor. Bundan sonra yaratık ve Eleven’ın zorlu mücadelesini izlemeye devam ediyoruz. Tabii ki yine bol burun kanamalı. Dustin ve ekibi Rusları gözetliyor ve haritadan havalandırmaları kullanabilecekleri bir çözüm yolu buluyorlar. Erica’nın da yardımıyla harekete geçiyorlar.
Erica’nın bol bol kapitalizm ve komünizm eleştirisi yaptığı sahneler izliyoruz. Hopper ve Joyce ise terkedilmiş laboratuvarda silahlı Rus karakterimizle karşılaşıp zorla kurtuluyorlar. Belediye başkanına kadar giden araştırmalar sonucu Rusların nihai emellerini az çok öğrenen ikili hengamenin içinden kaçırdıkları Rus çalışan ile Hopper’ın eski dostu çılgın gazetecinin evine saklanıyor. Rusca bilen arkadaşından bol bol yardım alarak Alexei ile iletişim kuruyorlar. Tüm bunlar olurken Eleven birçok sefer Billy ve Mindflayer ile karşı karşıya geliyor. Özel güçlerini bolca kullandığı bir sezon oldu. Ancak burada yine garip bir durum var. Arabaları havaya uçuran Eleven, basit bir yaşlı evinin kapısını açarken bile neden burnu kanıyor? Bu durumda burnu kanayan birinin bundan büyük birçok şeyde bayılıp düşmesi gerekirdi mantıken.
Yine bolca Hopper ve Rus ajanın mücadelesini izliyoruz. Saymadım ama aynı sahneyi o kadar fazla ve aynı şekilde izledik ki can sıkıcıydı. Yine çocukların Mind Flayer’dan kaçtıkları sahnelerde de aynı şey onlarca kez oldu. Benim buradaki itirazım ‘nasıl kurtulabilirler son anda’ kısmına değil. ‘Neden onlarca kez aynı şekilde kurtuluyorlar?’ kısmına. Bu kısımlar insanı mantıktan uzaklaştıran kısımlardı. AVM’de Rusların bu kadar rahat nasıl tesis kurduğu (belediye başkanı ile ilişkileriyle açıklanamayacak kadar büyük olay), tesisin bu kadar güvenli olup nasıl kafalarının hemen üstünde bu kadar ses yapan 4 kişiyi fark edemedikleri kısmını da size bırakıyorum. Yine tesiste fark edilip kaçarken yaşanan sahneler de mantık dışıydı. Sezon içinde bol bol sahnelerini gördüğümüz Steve ve Robin arasında bir aşk yaşanacağını düşünmüştük. Ancak durum böyle olmadı. Bu kadar popüler bir Netflix dizisinde gay karakter görmeyi beklemeyen yoktur herhalde. İkilinin tuvaletteki sahnesinde Robin anlattığı hikaye ile lezbiyen olduğunu vurguladı. İlginç bir ‘coming out’ sahnesi idi. Brooklyn Nine-Nine dizisinden Holt’un dediği gibi ‘Ne zaman birisi bir adım öne çıkıp gerçekte kim olduğunu söylese, dünya daha güzel bir yer oluyor. ”
Gelelim sezon finaline… Sezon finali tam 65 dakikaydı. Süre olarak ve akıcılık açısından hoşuma gitti diyebilirim. En azından diğer sezona kadar oluşacak boşluk için doyurucu bir bölümdü. Bölüm genel olarak AVM’nin içinde geçti. Karakterlerimizin yine bol bol kaçıp, ikilemler arasında kaldığı bir bölümdü. Geçen sezon finaliyle benzer olarak bu sefer ‘heroic death’ rolünü Billy üstleniyor ve harika çekilmiş bir ölüm sahnesiyle veda ediyor. Bir diğer kahramanlık hikayemiz ise herkes sistemi kapatmak için Joyce’u beklerken Hopper’ın kendinden feragat edip herkesi bir an önce kurtarmak için kendini öldürmeyi göze alması. Joyce’a gözleriyle onay veren Hopper tüm ekibimiz ve kasaba halkına göre ölüyor. Ancak Netflix bir Marvel adeti olan ‘after creditsleri izleyelim’ geyiğini kullanarak aslında Hopper’ın ölmediğini bize gösteriyor. Rusların eline düşen Hopper’ın nasıl oraya ulaştığı ise muamma. Ekipte ise vedalar gerçekleşiyor. Will ve ailesi Eleven’ı da yanlarına alıp taşınıyorlar. Çocukların birbirlerine duygusal vedalarını izliyoruz.
Stranger Things 4. Sezon Tahminleri
Evet şimdi gelelim kendimce 4.sezonda olmasını beklediğim şeylere…Öncelikle Hopper’ın Rusya’da öylece kalmayacağını hepimiz tahmin ediyoruzdur. 4.sezonda bir şekilde yaşam belirtisi gösteren Hopper’ı kurtarmaya çalışacaklardır. Rusya’ya mı gidecekler yoksa burada mı gerçekleşecek onu kestiremiyorum. Önümüzdeki sezonda 2.sezonda sadece 1 bölümde gördüğümüz özel güçlere sahip diğer insanları bolca göreceğimizi düşünüyorum. O karakterleri boşa göstermediklerini umuyorum. 2.sezonda Bob, 3.sezonda Billy’nin ölümünden sonra 4.sezonda daha önemli bir karakterle vedalaşabiliriz. Ben ilk oluşturulan kadrodan kimseye bir şey olacağını sanmıyorum ama tahmin hakkımı Max’ten yana kullanıyorum. Karakterler önümüzdeki sezon ergenliğin doruklarında olacaklarından daha fazla öpüşme sahnesi görebiliriz. Yine aynı şekilde aralarında daha büyük çatışmalar göreceğiz gibi.
Bence fazla cinsellik kullanmak ve ya öpüşme sahneleri dizinin kendine has seviyyesini öldürecektir.
bence çernobil faciasınada yer verilecek. Dizi her sezon diger sezondan 1 yıl ileride oluyor 4. sezonda 1986 yılına denk geliyor ve o yıl çernobil faciası oluyor hooperda rusyada bu benim tahminim böyle olmayada bilir .