Zack Snyder’ın tartışmalı kariyerinde kendine emsalsiz bir yer bulan Watchmen, aynı zamanda çizgi roman tarihinin bir dönüm noktası. Allen Moore ve Dave Gibbons’ ın kaleme aldığı seriyi okuyup bitirdikten sonra tereddüt etmeden verdiğimiz bu karar, New York Times’ın seçtiği en iyi 100 roman içindeki tek çizgi roman olması hasebiyle istatistiksel olarak da kanıtlanıyor.
Watchmen Konusu
Watchmen filmi, yayınlandığı dönem kitlelerce büyük beğeni toplayan bu çizgi romana son derece bağlı kalınarak, Zack Snyder tarafından 2009 yılında çekildi. Filminin izleyenler tarafından bu kadar beğenilmesinin bir diğer nedeni de, son zamanlarda görmeye alıştığımız süper kahraman filmlerinin aksine kahramanlık olgusunu parodinin merkezine koyan bir anlatım benimsemesidir. Ütopik aksiyon sahnelerinin kısmen azaltıldığı bu filmde, karakter derinlikleri çeşitli flash backlerle sağlanıyor. Bu kurgusal karar sayesinde, geniş çizgi roman külliyatını okuyarak bağ kurduğumuz karakterlere dair beyaz perde de gerekli bilgileri edinebiliyoruz.
Filmin üzerinde durduğu temeller ise klasik bir kötü adam-iyi kahraman kavgasından çok daha fazlası. Soğuk savaş döneminin getirdiği iki kutuplu dünya paranoyası, Allen Moore ve Dave Gibbons tarafından çok incelikli işlenmiş bir konuydu. Ancak filmde bu hissiyat, çizgi romanındaki kadar güçlü verilememiş. Bunun dışında filmin konusunu, bir zamanlar savunduğu düşüncelere karşı zamanla yozlaşan bir grup kostümlü süper kahraman oluşturuyor. Bu süper kahramanlardan Komedyen’in aniden cinayete kurban gitmesiyle şüphelenen Rorschach, durumu araştırmaya başlıyor ve olaylar gelişiyor.
Film, çizgi romanda yaratılan iç karartıcı ambiyansı sinematografik olarak da beyaz perdeye yansıtmayı başarıyor. Savaşların ve ölümlerin kendine sıklıkla yer bulduğu filmde, yönetmen Zack Snyder isabetli kararlara yer vermiş. Watchmen filmi, günümüzde DC sinematik evreninin ısrarla yakalamaya çalıştığı, ancak bir türlü muvaffak olamadığı karanlık tona sahip. Film, oldukça yalın bir cümleyle özetlenebilmesine rağmen, güçlü senaryosu ve politik mesajları ile izleyenleri her adımda düşünmeye sevk ediyor. Bu sayede iş, eski dostu Komedyen’in dramatik ölümünü araştıran Rorschach’in hikayesi olmaktan çıkıyor.
Watchmen Filmi ile Çizgiromanının Farkı
Watchmen filminde, farklı etik ve ahlaki değerlere sahip bir grup süper kahramanın “kahramanlık” kavramına yaklaşımını oldukça net bir şekilde görebiliyorsunuz. Bu macerada bize rehberlik eden kahramanlarımız ise Komedyen, Rorschach, Night Owl, Doktor Manhattan, Ozymandias ve Silk Spectre oluyor. 2009 yılında beyaz perdede deneyimlediğimiz Watchmen filminin sonu, uyarlandığı çizgi romanından ayrılan nadir noktalardan biri. Çizgi romanda Ozymandias tarafından dünyaya getirilen uzaylı bir canavar, 3 milyon kişinin ölümüne yol açmıştı. Filmde ise bu katliam, Ozymandias’ın Doktor Manhattan’ı kullanarak 15 milyon kişiyi öldürmesi olarak işlenmiş. Her iki durumda da Dünya barışının sağlanması için milyonların hayatını gözden çıkaran Ozymandias, filmin kötüsünü oluşturuyor. Bu noktada Ozymandias karakterinin savunduğu argümanın, yakın zamanda vizyona giren Avengers: Infinity war filminin kötü adamı olan Thanos’unkiyle ne kadar paralel olduğunu görüyoruz. Sonuç olarak film, “Bazen sonuçlar yöntemi mazur kılabilir.” önermesiyle noktalanıyor.
Bugün, süper kahraman seven-sevmeyen herkes için Watchmen filmi özel bir yere sahip. Bu başarıda şüphesiz Allen Moore ve Dave Gibbons’ın 30 yıl önce ortaya koyduğu özgün işin payı büyük. İzledikten sonra üzerinde düşünmeye ve sorgulamaya sebebiyet veren filmin, süper kahraman sinemasına yeni bir bakış getirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Son olarak filmi izleyenlerin, esere ilham olan Watchmen çizgi romanını da okumasının çok daha tatmin edici olacağını belirtmekte fayda var. Her cümlesi altın değerindeki esere, şu sözlerle veda edelim:
“Hepimiz birer kuklayız, bense ipleri görebilen bir kuklayım.”